Lilypie Fourth Birthday tickers

13 Eylül 2017 Çarşamba

Tatlı sözler

Uzun zamandır yazmıyor olmamın kötü yanı, Ege’yle ilgili pek çok şeyi unutmuş olmam :( Bu duruma gerçekten üzülüyorum ama şu anda yapacak bir şey de yok. O halde aklıma gelip de hiç değilse not ettiğim bir takım sözcüklerini buraya yazayım da, ilerde okuyup hatırlayınca neşemizi bulalım :)

6 Eylül 2017 Çarşamba

Gecikmiş 4 yaş yazısı

Geçtiğimiz Temmuz’da Ege 4 yaşını doldurdu, 5’inden gün alıyor artık. Hep aynı şeyi düşünüyorum, ne çabuk geçiyor zaman… Artık daha bilinçli, daha konuşkan, kendini daha iyi ifade edebiliyor. Ne istediğini ne istemediğini, neyin doğru neyin yanlış olduğunu daha iyi biliyor. Çevresinde olan bitenin daha çok farkında. Oğlum sağolsun, 2 yaş 3 yaş 4 yaş ne sendrom varsa hiç birini atlamıyor, hepsini bilfiil yaşıyoruz. Bu sene de inatların senesi oldu diyebilirim. Ne dersek diyelim, hep tersini söylüyor, tersini yapıyor, tersini istiyor. Ben yaparım, ben bilirim, hayır hayır hayır. Küçük ergen tripleri resmen. Gerçi ona da alıştık (tüm bunları aşmamıza demeyim ama “hafif hasarlarla atlatmamıza” yardımcı olan kitabı da yazacağım bir ara).
 

7 Ağustos 2017 Pazartesi

Ege Büyüyor

Maalesef yine uzun bir aradan sonra, şükür kavuşturana! Şirkette blogger'ın blokesi kaldırılmış a dostlar, müjdemi isterim! :)

Yine en son şubat ayında yazmışım, Ege 3,5 yaşındayken, şimdi 4 oldu. Ona göre "çook büyük bi abi" oldu :) Şu sıralarda ise, yaşını çok iyi bildiği halde ısrarla, ben 5 yaşındayım dimi anne? deyip duruyor. Çocuklar hep büyümek ister, büyükler de "yaşını göstermemek" :)))

7 Şubat 2017 Salı

Yine, Yeni, Yeniden...

Uzun, çook uzun bir aradan sonra tekrar merhaba!

Epeydir yazamıyorum ve pek tabii ki hayatımızda çok şey oldu. Bunların hiç birisi yazmamam için bir sebep değildi. Aslına bakarsanız en büyük ve gerçek sebep, işyerimde blogger'ın blokelenmesi sebebiyle giriş yapamamam. Çünkü evden zaten önceden de çok çok az girebiliyordum, şimdilerde hiç açamıyorum bilgisayarı. Eh insan yazmaya yazmaya da, içindeki o vicdanı dürten his, "yazmalıyım" ya da "aa şunu da yazayım bak kesin, unutmadan" hissi kayboluyor maalesef.