Lilypie Fourth Birthday tickers

1 Haziran 2014 Pazar

Bebekle İlk Tatil

Ege hayatında ilk defa uçağa bindi, tatile gitti ve denize girdi bu ay. Dedim ya bu ay ilklerin ayı oldu diye :)

19 Mayıs tatiline birkaç gün de biz ekledik ve 5 günlüğüne ablamların yanına gittik. Ege ilk defa uçağa binecekti, ben de biraz korkuyordum açıkçası. Neler yapılması gerektiğini az çok biliyordum ama yine de biraz araştırma yaptım, annelerin deneyimlerini okudum.

Tatil, rahat ettiğiniz aile bireylerinin yanına ve bir eve gitmek ise çok rahat ediyorsunuz doğrusu. Otele gitmiş olsaydık veya sürekli gezilecek bir tatil planlamış olsaydık bu kadar rahat edemezdik sanıyorum. Ege için yanımızda çok fazla şey taşımamıza gerek kalmadı, sağolsun ablam herşeyi ordan halletmişti (oto koltuğu, mama sandalyesi, puset ve park yatak, ayrıca oyuncaklar). Ben sadece çok özel birkaç eşyasını, ilaçlarını ve kıyafetlerini aldım. Yolda lazım olabilecek eşyalarını sırt çantamıza koydum. Sadece seyahat esnasında gerekebilecek kadar bez aldım, oradan bir paket alarak tatilde onu kullandık ve dönüşte getirmedik (bir dahaki ziyaretimizde kalanını kullanırız dedik).

Uçakta en önemli sorun, kulaklarımızın basınç sonucu tıkanması. Özellikle sinüziti olanlar, hali hazırda üst solunum yolu enfeksiyonu geçirenler ve bilinçli olarak esneme, yutkunma gibi hareketleri yapamayacak olan bebekler bu basınçtan en çok etkilenenler grubuna giriyor. Bunun için belli bir yaşın üstündeki çocuklar ve yetişkinler için en pratik yöntemlerden biri sakız çiğnemek ve bol bol esnemek. Kronik sinüzitli olanlar veya burnu bir şekilde tıkalı olanlar ise, uçak kalkmadan burunlarına açıcı sprey veya okyanus suyu sıkabilirler. (Burnunuz tıkalıysa ve hiçbir şekilde açamadıysanız, uçak kalkış ve inişlerinde ağzınız açık seyahat etmenizi öneririm, kulak ile karşılıklı basınç yaparak kulağın zarar görmesini engeller.) Bebekler için ise yutkunmasını sağlayacak şeyler (emzirmek, biberondan sıvı vermek, emzik vermek) ve burun damlası ile tıkanmayı önlemek. Tabii ki bunları tüm yolculuk sırasında değil, sadece kalkış ve inişlerde yapsanız yeterli.

Ege için uçakta yanımıza aldığımız çantanın içeriği:
  • Bol bol yedek kıyafet (Kusma ihtimaline karşı birkaç takım almak iyi oluyor. Ayrıca dışarda hava sıcak bile olsa uçak seyahati yapacaksanız yanınıza biraz kalın şeyler almakta fayda var, mesela rahat bir pantolon ve kapişonlu bir ceket gibi. Çünkü uçaklarda yüksek hızda klima çalıştığı için gerçekten serin oluyor.)
  • Her zamankinden birkaç adet fazla bez
  • Islak mendil
  • Mama önlükleri
  • Battaniye (Kucağımda uyuyakaldığı için üzerine bir şey giydiremediğim için hemen battaniyesini örtüverdik iyi oldu. Ayrıca altını temizlemek gerektiğinde umumi yerlere yatırmıyorum battaniyesinin tersini serip onun üstüne yatırarak değiştiriyorum, hem Ege mikrop kapmasın hem de olası çiş kaçırmalarda etrafı ıslatmayalım diye)
  • Burun damlası (Serum fizyolojik ya da okyanus suyu dediğimiz. Uçak kalkmadan önce burnuna damlatmalısınız ki burnu açık olsun, tıkalı burun kulaklarda daha fazla basınç oluşmasına sebep oluyor.)
  • Bir biberon su
  • Bir biberon anne sütü /mama (emmek istememe ihtimaline karşı ben aldım, son zamanlarda beni ittirdiği oluyor)
  • Bol bol emzik (Bir şey içmek istemediğinde emzik de benzer işi görüyormuş ama yere atma/düşürme ihtimaline karşı bol yedekli)
  • En sevdiği kitabı
  • 1 hafta önce özlesin diye saklayıp vermediğim birkaç oyuncak ile yeni satın aldığım birkaç kitap ve oyuncak

Giderken sabah uçağına bindik ve Ege’nin sabah uykusu saatine denk geldiği için çok rahat ettik açıkçası, önce biraz emzirdim sonra kucağımda uyudu. Dönüşte gece uçağına kaldık ve uyku saatini çoktan geçmişti. Önce biraz uyudu, daha sonra yolun yarısında uyandı ve biraz ağladı. Giderken kullanmamıza hiç gerek kalmayan şeyleri dönüşte kullanmak zorunda kaldık, oyalayıcı oyuncaklar, kitaplar ve emzikler. Hatta (canı yandığı için sanırım) emzik bile emmek istemedi, defalarca teklif ettiğim halde biberonu ve beni emmeyi çok kesin bir şekilde reddetti. Ancak en sevdiği kitabıyla onu sakinleştirebildik. Sakinleşince de biberonunu verdim biraz su içti, sonra da emzirdim. Böylece kulağının basıncı biraz geçince ağlaması durdu.

Ablam tatil süresince kullanmamız için bebeği büyümüş arkadaşından elzem eşyaları ödünç almıştı. Hepsi de çok işimize yaradı doğrusu. Tüm araba transferlerinde oto koltuksuz hiçbir yere gidemezdik, bizimkini yanımızda taşımak zorunda kalsaydık çok kötü bir yolculuk olacaktı. Ayrıca şehir içinde dolaşırken puseti kullandık. Yanımızda sling’imiz de vardı ve onu da kullandığımız oldu ama bir yere yemeğe vs gittiğimizde puseti özellikle istedim ki uyku saati gelince içinde uyuyabilsin Ege. Mama sandalyesi de, Ege orada yemeye alışkın olduğu için iyi oldu bizim açımızdan, ama olmasa da bir şekilde idare ederdik, oldu iyi oldu.

En önemlisi de park yatak. Arada 2 günlüğüne deniz kenarı bir yere gittiğimizden oraya da taşıdık, inanılmaz rahat ettim. Hem kaldığımız odada gece uykusunda orada yattı Ege (böylece benim içim çok rahat bir şekilde uyudum, yoksa birlikte yatmak zorunda kalacağımızdan sürekli aklım kalacak, doğru düzgün uyuyamayacaktım –alışkın değiliz birlikte yatmaya, ezilir mi düşer mi diye tedirgin oluyorum- ) hem de gündüzleri yanımızda deniz kenarında kurduk, uyanıkken onun içinde oynadı uykusu gelince de temiz havada orda uyuyuverdi. Hem gözümün önünden ayrılmamış oldu, hem de rahat etti (ne de olsa pusette çok rahat edemediği, dönemediği için uzun uyuyamıyor). O yanıbaşımızda uyurken, biz de ablamla sohbet edip çaylarımızı limonatalarımızı yudumladık. Pek keyifli oldu.

Tatilde ilk defa bazı öğünlerde mecbur kalıp hazır kavanoz mamalarından verdim Ege’ye. Her ne kadar organik de olsa, hazır gıdalara hiç alışkın olmadığından hiç sevmedi, yemek istemedi, her zaman yediği miktardan çok daha azını yedi. Ben de çok üstüne gitmedim. Diğer öğünlerde arayı kapattık.

Deniz kenarına gittiğimizde hava da su da gerçekten çok güzeldi, yaz gibiydi. Biz de güneş kremini sürüp Ege’yi saldık. Hem biraz D vitamini almış oldu. Koltukaltlarından tutarsak, yürümeye koşmaya bayılıyor. Kumsalda yere tuttum, bakalım kum hissini sevecek mi diye, bizimki hiç yadırgamadı güzel güzel kumda yürüdü (kum da kızgın değildi) ve sonrasında baktım denize doğru gitmek istiyor. Yönlendirmesine izin verdim (zaten o şekilde yürütürken hep o yönlendiriyor gitmek istediği yöne), baktım koşa koşa denize gidiyor beyefendi! Acaba ayaklarına su değince ürker mi dedim, yok aksine bayıldı. Ayakları suya girince bir kahkahalar bir gülücükler sormayın gitsin! O sırada babasında mayo vardı hemen kaptığı gibi soktu denize. Bizimki bir keyiflendi :) Benim de çok hoşuma gitti.

Ertesi gün ise bu sefer ben mayomu giyip oğlumu kaptığım gibi denize soktum. Yine bayıldı. Hani çocuklar denizi sever ama yüzlerine su gelince ağlarlar ya, yok o bizim oğlanda olmadı. Hatta yüzünü suya gömdü direk! Ben çıkardım. İnşallah yazın da böyle devam eder de, İzmir’de güzel tatiller yaparız oğluşumla.

Tatil demek, bebekli anne için organizasyon, plan ve güzel bir valiz demek. Bebeğinizin ihtiyaçlarını güzel organize ettiğiniz sürece tatilden keyif almamanız mümkün değil. Herkese bebeğiyle böyle bir tatili tavsiye ederim, korkmayın, plan yapın, tedbirli ve teçhizatlı olun, gerisi geliyor! :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder